Leşker ez-taht-ı Sitanbul sûy-ı İrân tâhtem
Surh-ser-râ garka-yı hûn-ı melâmet sâhtem
Şud gulâm-ı sitem ez-cân u dil vâlî-yi Mısr
Tâ livâ-yı Husrevî ber-nüh felek efrâhtem
Kerd ez-milk-i Irâk în müjde âheng-i Hicâz
Çeng-i nusretrâ çü der-bezm-i zafer bü’nvâhtem
Mâverâunnehr ez-tîgem şüde gark-âb-ı hûn
Çeşm-i düşmenrâ zi-kuhl-ı Isfahân perdâhtem
Âb-ı Âmû ez-ser-i her mû revân şüd hasm-râ
Şüd arak-rîz ez-teb-i gam çün nazar endâhtem
Şâh-ı Hind ez-leşker-i ferzâneem şüd pîl-i mât
Ber-bisât-ı milk çün şatranc-ı devlet yâhtem
Ey Selîmî şüd benâmem sikke-yi milk-i cihân
Tâ ki çü zer pûte-yi mihr ü vefâ bü’gdâhtem
Farsça gazelin tercümesi:
1. Askerimle İstanbul tahtından hareket edip İran tarafına sefere çıktım.
Kızılbaşı melâmet kanına garkettim.
2. Mısır valisi can u gönülden azm u himmetimin kölesi oldu. Padişahlık
sancağını dokuz feleğin üzerine yükselttim.
3. Nusret çengini zafer meclisinde çalmaya başlar başlamaz bu müjde Irak
mülkünden Hicaz’a kadar yayıldı. (Irak ve Hicaz musıki makamlarıdır.)
4. Kılıcımdan Maveraünnehr kana garkoldu. Düşman gözünü Isfahan sürmesinden
mahrum ettim.
5. Düşmana şöyle bir bakınca gam sıtmasından ter içinde kaldı ve her
kılından bir Amu nehri aktı.
6. Mülk tahtası üzeirnde devlet satrancını oynamaya başladığım zaman Hind
Şahı akıl askerimin karşısında mağlup bir fil hâline geldi.
7. Ey Selîmî, mihr ü vefâ potasında altın gibi eridikten sonra cihan
mülkünün parası üzerine benim ismim yazıldı.
0 Yorumlar