BHDRGRFT

10/recent/ticker-posts

BENİ BİR GÖZLERİ AHUYA ZEBUN ETTİ FELEK



Yavuz Sultan Selim Han'ın kaleme almış olduğu şiirdir.

Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim, Sam yakınına otağını kurdurarak burada üç ay kadar kalmış. Bir Türkmen kızı da, zaman zaman padişahın çadırına gelerek, otağın temizlik islerini yapar, hünkar çadırını tertibe ve düzene sokarak sıradan gündelik islerle meşgul olurmuş… Yine bir sabah temizlik için geldiğin de, Sultan Selimi görmüş. Türkmen güzelinin gönlü sultana, su gibi aniden akı vermiş gönlünü kaptırmış ona.- Hani kalbin, her an bir halden başka bir hale geçmek, gibi anlamları da vardır ya- Zamanla kalbinin içini, ince bir sizi sarmış genç kızın ve başlamış kalbi için için kaynamaya.
Bir gün, gözü, hünkar çadırının direğine ilişmiş. Direğin üst kısmına aşkın gücü ona, söyle bir satir yazma cesareti vermiş:

"Seven insan neylesin"

Yavuz Sultan Selim, otağına yatmaya gelince, birden direkteki yazıyı fark etmiş," Bu da ne ola ki" diyerek uzun bir muhakemeden sonra, bir vehim ve bin endişe derken… Almış eline kalemi söyle bir satir da o düşmüş ayni direkteki dizenin altına. "

"Hemen derdin söylesin."

Türkmen kızı, ertesi gün gelip baktığında otağın direğine, sevincinden ağlamış, o küçücük kalbi heyecandan göğsüne sığmaz olmuş, yer de onun olmuş âdeta gök de… Fakat koskoca cihan sultanına ilân-i askta bulunmanın, ateşle oynamak, ateş girdabına bilerek atlamak gibi ölümcül bir tehlikesi de varmış. "Varsın olsun bu ask, buna değer diye düşünmüş." Aldığı mesajı heyecanla hemen cevaplandırmaktan kendini alamamış ama yine de içinde bir korku kurdu varmış ki genç güzelin, yüreğini her gün diş diş, burgu burgu kemiren... Aşkın gücü, zoru ve korkuyu nefes nefes yasayan o gencecik yüreğin imdadına yetişmiş derhâl. Bir satır daha yazmış ayni direğe

"Ya korkarsa neylesin"

Yavuz sultan selim, aksam, çadıra döndüğünde, not düştüğü direkteki satir gelmiş aklına. Bakmış ve okumuş ki aşkın heyecanın ve korkunun karıştığı, tezat dolu sözcüklerin buluştuğu satırlar, bir mızrak gibi durmakta karsısında. Hemen o satirin altına bir mısra daha eklemiş, aska yenik düşen koca padişah:

"Hiç korkmasın söylesin."

Bir aşkın buluşan, karmaşık ve bulanık duyguları söyle dizilmiş direğin üzerine:

" Seven insan neylesin Hemen derdin söylesin Ya korkarsa neylesin Hiç korkmasın söylesin"

Sabahın olmasını sabırla beklemiş padişah. Seher vakti sırdaşı Hasan can'i çağırtmış, derhal bir emir vererek:
" Biz dahi merak edip onu görmek isteriz tiz elden bu kızı huzura getirin."
Emir derhal yerine getirilmiş ki Ahu gözlü, endamı hoş ,alımlı, nazenin, ceylan gibi bir Türkmen güzeli… Hünkarın emriyle derhal bir düğün alayı tertip edilmiş. Eğlenceler, yemeler içmeler… Düğünün son gecesi, sırlarla dolu bu aşkın bilmecesi kader-i ilahi tarafından çözülmüş, Çözülen bu kara baht çıkınından yayılan acı haber, şaşkına çevirmiş herkesi, yer gök adeta üzüntüye, mateme boğulmuş. Ahu gözlü Türkmen dilberinin
"Selim" diye çarpan saf ve küçük yüreği, bu büyük Cihan Sultanın aşkındaki sırrı kaldıramamış ve birden duruvermiş. O çadırın direği, bu olayın canlı fakat ketum şahidi olmuş asırlardır. Bu dünya hayatında vuslat nasip olmadığı gibi o gencecik yüreğe, buna fani alemde bir çare de bulunamamış. Bu hazin gönül çarpılmasının ve gönül yangınının sonunda derler ki:
" Koca hünkar, ağlamış" ve Türkmen kızına yaptırdığı mezarın mermer taşına, su dörtlüğü kazdırarak, dünyaya, aşkın gücünün karşısındaki çaresizliğini en güçlü orduları yenen koca hünkar söyle haykırmış:

MERDİM-İ DİDEME BİLMEM NE FÜSUN ETTİ FELEK
GİRMEMİ HUN EŞKİMİ FÜZUN ETTİ FELEK
ŞİRLER PENÇE-İ KAHRIMDAN OLURKEN LERZAN
BENİ BİR GÖZLERİ AHUYA ZEBUN ETTİ FELEK

MANASI İSE ŞU ŞEKİLDEDİR:

BİLMEM Kİ GÖZLERİME FELEK NASIL BİR BÜYÜ YAPTI Kİ GÖZYAŞIMI KAN İÇİNDE BIRAKTI, AŞKIMI ARTIRDI. BENİM PENÇEMİN KORKUSUNDAN ASLANLAR  BİLE TİTRERLERKEN, FELEK BENİ BİR AHU GÖZLÜYE ESİR ETTİ.

Yorum Gönder

0 Yorumlar